Bir Garip Görevden Alma Vakası ve Üniversite Kavramı

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman BAŞLAR mezuniyet töreninde “bilgisi ve inisiyatifi” dışındaki bir dans gösterisi gerekçe gösterilerek 20 Haziran 2016 tarihinde, YÖK tarafından görevine son verildiğini mesai arkadaşlarına bir e-posta ile duyurdu.

Dekanın “bilgisi ve inisiyatifi dışında” yapılan dans gösterisi, basında ve sosyal medyada çıkan fotoğraflarından anlaşılıyor ki YÖK’ün, AKP ve yandaş medyasının “müstehcen” veya “genel ahlaka aykırı” bulduğu kıyafetlerle icra edilmiş bir gösteri. Töreni izleyen “mazbut ahlaklı” birileri çektikleri fotoğrafı YÖK’e ve Vahdet gazetesine göndermişler; gazete olayı “skandal”, “arsızlık” sözleriyle duyurmuş, YÖK de bunu onaylamış olmalı ki dekanın görevine fax yoluyla derhal son vermiş!

Dekan BAŞLAR, basına yaptığı açıklamada, kendisinin de “muhafazakâr” biri olarak söz konusu dans gösterisini aslında tasvip etmediğini, önceden bilseymiş Ramazan ayında böyle bir gösterinin yapılmasına asla müsaade etmeyeceğini ifade etmiş. Ayrıca Sayın BAŞLAR, en çok oy aldığı halde vekaleten yürüttüğü dekanlık görevine asaleten atanmayı beklerken, bu gösterinin ve gösteriye dair ihbarın dekanlığına engel olmak isteyenlerin kendisine yönelik bir komplosu olduğunu da iddia etmiş.

Garip bir vaka! Dekanın en çok oy aldığı halde asaleten atanmamış olması garip; Tamam, üniversitelerde yapılan seçimlerinin gerçek demokrasi normuna uygun seçimler olmadığını biliyoruz. Çünkü bu seçimlerde üniversitenin ve fakültelerin bütün bileşenlerinin seçime katılması söz konusu değildir. Ancak yine de öyle ya da böyle yapılan bir seçimde, en çok oy alan bir dekanın asaleten atanması yerine vekâleten atanmasını ve ilk fırsatta, hem de “ayırımcı” “cinsiyetçi”, “ötekileştirici” bir gerekçe uydurularak görevden alınmasını EĞİTİM-SEN olarak kınadığımızı açıkça beyan ediyoruz! Vakanın diğer garip yanı, sayın dekanın olayı üniversite ve özgürlük kavramı açısından savunmak yerine “komplo” kuranların, kendisini görevden alanların “ayırımcı” “cinsiyetçi”, “ötekileştirici” dilini kullanarak mazeret bildirmeye çalışmasıdır. Sayın dekanın bu tutumunu da tasvip etmediğimizi ve üniversitelere yönelik artan her tür ayrımcı, ötekileştirici, cinsiyetçi müdahaleyi kınadığımızı bu olay vesilesiyle bir kez daha komuoyuna duyurmak istiyoruz!

Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler ve KYK Çalışanları Şubesi Yürütme Kurulu