Haber

Sendikamız 9. Olağan Genel Kurulu ve Yükseköğretim

2014 yılı nisan ayı itibarı ile sendikamız Eğitim Sen’in yaklaşık 124.000 üyesi mevcuttur ve üyelerin 10.500 civarındaki kısmını yükseköğretim emekçileri oluşturmaktadır. Bu sayı, oran olarak yaklaşık %9’a denk gelmektedir. Yine aynı döneme ait kamuda 230.000 civarında kadrolu yükseköğretim emekçisinin yanında sayısını bilemediğimiz taşeron yükseköğretim emekçisi mevcuttur. Türkiye’de üniversite sayısı ise aynı dönem için 104 kamu ve 72 vakıf olmak üzere 176’yı bulmuştur.

Öte yandan 2008’den 2013 yılına kadar sendikamızın yükseköğretim kurumlarındaki üye sayısı 8 bin civarından 10 bin civarına artarken aynı değişim Türk Eğitim Sen’de 15 binden 25 bine, Eğitim Bir Sen’de ise 2 binden 24 bin civarına yükselme biçiminde olmuştur. Tablo bize yükseköğretimdeki örgütlenmemizin oldukça geri noktalarda olduğunu göstermektedir. Ancak buna rağmen yükseköğretimdeki çalışma yaşamına dair en etkin muhalefet sendikamızca yürütülmektedir.

Sendikamızın bu alanda genel merkez düzeyinde çalışmalar yapan iki yapısı mevcuttur. Türkiye’deki yükseköğretim politikalarına dair sendikamızın resmi görüşünü oluşturma, politikalar üretme ve bunun yanında yaşanan tekil ya da toplu hak kayıplarına çözümler önermek amacında olan yükseköğretim bürosu (YÖB) bunlardan birisidir ve sendikamız tüzüğünün 55. maddesine dayanan 29/04/2009 tarihli “Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Yükseköğretim Bürosu Yönetmeliği” başlıklı yönetmelik ile düzenlenmektedir. YÖB, Sendikamızda örgütlü 15 yükseköğretim emekçisinden oluşur. Daha geniş katılımlı olan Üniversite temsilciler kurulu (ÜTK) ise 1 Eylül – 30 Ekim tarihleri arasında toplanarak ilgili alanda çeşitli planlar ve tavsiyeler oluşturur.

Halihazırdaki durumumuz bize göstermektedir ki, yükseköğretimdeki örgütlülüğümüz yeterli değildir ve örgütlülüğümüzün artması, alanda yaşanan sorunlara daha etkin çözümler üretebilmemizi getirecektir. Öte yandan sendikal mücadelenin eğitim ve bilim hizmet kolundaki durumunu da bugünkünden daha iyi noktalara taşıyacaktır. Örgütlülüğümüzün durumundaki geriliğin elbette çok geniş bir yelpazede yer alan sebepleri mevcuttur. Ancak sendikamızın işleyişi açısından baktığımızda görmekteyiz ki, başta gelen sebep yükseköğretim emekçilerinin sendikamız içerisinde karar mekanizmalarında yeteri kadar yer almayışıdır.

Türkiye’deki üç üniversite şubesi olarak (Eğitim Sen İstanbul 6, Ankara 5, İzmir 3 No’lu şubeler) şube genel kurullarımızda aldığımız kararlar, geçmiş iki yılın ÜTK toplantıları, 5. Demokratik Eğitim Kurultayı (DEK) ve YÖB toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda sendikamız 9. olağan genel kuruluna tüzük değişiklik önerileri ve karar önergelerini sunduk. Tüzük değişikliği önergelerimiz kabul edilmedi ancak genel merkez ve şubelerde bir sekreterliğin adının ve içeriğinin yükseköğretim sekreterliğini de kapsayacak şekilde genişletilmesi yönündeki karar önergemiz kabul edildi. Artık önümüzde üniversite olmayan şubelerin yürütme kurullarında ve genel merkez yürütme kurulunda bir üyenin yükseköğretim alanı ile görevlendirileceği bir süreç var. Kabul edilen diğer önergemiz ise Genel Merkez’de sadece yükseköğretim alanında çalışacak olan bir sendika uzmanının ve avukatın olması. Bunun yanında yakın gelecekte YÖB ve ÜTK’nın daha iyi şekilde işleyebilmesi için yapılması gereken yönetmelik değişikliği sürecimiz de hızla devam ediyor. Önümüzdeki dönem yükseköğretim alanındaki örgütlülüğümüzü artırabilmenin ve yaşanan dönüşüme karşı durma, sorunlara çözüm üretme süreçlerine yükseköğretim emekçileri olarak daha aktif olarak katılabilmenin mekanizmalarını örme çabalarımızın daha da yükseleceği bir dönem olacaktır.