Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğünün Güzel Sanatlar Fakültesi İle İlgili Kararlarına İlişkin Değerlendirme
DEÜ rektörü Prof. Dr. Nükhet HOTAR’ın basın açıklamasında belirttiği “Bu komisyonda GSF ile Devlet Konservatuvarımızdaki hocalarımız da yer alacağı için mimari proje, birimlerimizin ihtiyaçları ve taleplerini doğrultusunda şekillenecek. Balçova’daki yerleşkemizin geçmişte olduğu gibi gelecekte de sanatın merkezi olmasını arzuluyoruz. Bu yüzden başından beri yerinde dönüşümü savunduk. Amacımız içinde derslikleri, atölyeleri, büyük bir sahnesi ve sergi alanı olan bir sanat kompleksini, ülkemizin ve güzel kentimizin kültür-sanat hayatına kazandırmak olacak.” açıklaması memnuniyet verici görünmekle birlikte hali hazırda projenin ne kadar sürede tamamlanacağı, inşaat maliyetinin hangi bütçe ile karşılanacağı, bu süre zarfında Tınaztepe yerleşkesinde yetersiz mekânlara sıkıştırılmış olan fakültenin bu süre zarfında nasıl eğitim vereceğinin somut olarak açıklanması gerekmektedir.
Sayın Rektörün “Buradaki binalarımızı kendi olanaklarımızı kullanarak yapacağız. Bugüne kadar değerli bağışçılarımız, maddi ve manevi olarak her zaman yanımızda yer aldılar. Onlara müteşekkiriz. Bundan sonra da benzer bir düşüncesi olan hayırseverlerimize kapımız açık olacak. Yine de hatırlatmak isteriz ki üniversitemiz, bu binaları yapmaya muktedirdir. O yüzden hiç kimsenin bu konuda tedirgin olmasına istemiyoruz.” açıklaması ne yazık ki gerçekçi olmaktan uzaktır. Yaşanan ekonomik kriz döneminde devletin olanaklarının yanı sıra, kurum dışı destek bulma fikri daha fakülte taşınmadan önce hem fakülte elemanları tarafından dile getirilmiş, hem de İzmir Büyükşehir Belediye’si taşınma ve yeni fakülte binası yapılması konusunda her türlü desteği sunacaklarını yazılı ve sözlü olarak dile getirmiştir. Fakat bu açıklamalara rağmen olayı siyasi bir hamle olarak değerlendiren Rektör bu talep ve çabaları elinin tersi ile iterek GSF aleyhine kararlar almıştır.
DEÜ’de çok önce inşasına başlanılmış ve hali hazırda tamamlanmamış olan binaları (örneğin Tınaztepe yerleşkesindeki Yabancı Diller Yüksek Okulu, Hemşirelik Fakültesi) varken, nasıl ve hangi bütçe ile GSF binalarının inşaatını tamamlayacağına ilişkin sorular somut verilerle cevaplandırılmalıdır.
Sayın Rektörün bu açıklamalarının olası iki nedeni vardır:
Öncelikle, Covid-19 pandemisi sonrasında GSF eğitiminin artık Tınaztepe’deki rektörlük binalarında yapılamayacağının anlaşılması ve sonrasında ortaya çıkması muhtemel sorunlara karşı “biz süreci başlattık” diyerek sorumluluktan kurtulma hamlesi olduğunu düşündürtmektedir.
İkinci olası neden, pandemi sonrasında GSF’de hiçbir şekilde yeterli düzeyde eğitim verilemeyeceği ortaya çıkacağından fakülte paydaşlarını zor ve kötü günlerin beklediğinin şimdiden görülebilir olmasıdır.
GSF’NİN TINAZTEPE KAMPÜSÜNE TAŞINMASI SONRASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Bilindiği üzere Tınaztepe’deki rektörlük için yapılmış binada 2019 Eylül ayından itibaren eğitime başlanılmasına rağmen yetersiz koşullar nedeniyle Güz döneminin tamamı, bahar döneminin salgına kadar olan bölümünde GSF’nin özünü oluşturan uygulama derslerinin büyük bir bölümü yapılamamıştır. Dersler, teorik anlatımlarla geçiştirilmek suretiyle “yapılmış” gibi gösterildiği hem öğrencilerden hem de öğretim elemanlarının geribildirimleri yoluyla Sendikamızca tespit edilmiştir. Bu konuda rektörlük makamına yaptığımız hatırlatmalar hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Belli başlı sorunlar şunlardır:
- 10-15 öğrenci alabilecek mekânlarda kimi zaman 30 kişi ile ders yapılmak zorunda bırakılmıştır. Diğer kuramsal dersler için İnkılap Tarihi Enstitüsü, Kütüphane gibi yerlere gidilmek zorunda kalınmakta ya da bazı öğretim elemanları odalarında ders yapmaya zorlanmaktadır. Daha da ilginci dersler için programlarda “derslik dışı mekan” ifadesi kullanılarak tüm yük hocaların üzerine yıkılmıştır.
- Heykel, Seramik ve Cam, Müzik Bilimleri, Geleneksel Türk Sanatları, Tekstil ve Moda Tasarımı, Grafik bölümlerinin uygulamaya dayalı stüdyo ve atölye derslerinin neredeyse tamamı hala yapılamamaktadır.
- Rektörlük için yapılmış binada derslik oluşturulabilmesi için GSF öğretim elemanları unvan gözetmeksizin sayıları 2 ila 6 arasında değişecek biçimde odalarda ‘tıkıştırılarak’ kurum içinde bilimsel ve sanatsal üretim yapamayacak duruma getirilmişlerdir. Bu konuda da ayrımcılık yapılmış, Konservatuvarda görevli sözleşmeli personel de dahil tüm öğretim elemanlarına birer oda tahsis edilirken GSF öğretim elemanları sırf taşınma sırasında rektörlüğü aceleci davranmamaları, taşınma sonrasında eğitimde sorunlar olacağı yönünde uyardıkları için 6 kişi bir odada oturmaya zorlanarak adeta cezalandırılmışlardır..
REKTÖRLÜK VE DEKANLIĞIN DEMOKRATİK OLMAYAN UYGULAMALARI
Taşınma öncesi ve sonrasında bölümlerin özgün sorunları yanında genel sorunlar ortaya çıkmıştır. Bunların başında demokratik katılım sürecinin işletilmemiş olması gelmektedir. Taşınma sürecinde fakültenin sahipleri olan akademisyenlerin, sanatçıların, idari personelin ve öğrencilerin görüşleri alınmamıştır. Buna rağmen görüş belirtenler de “görülen lüzum üzerine” görevden alma ve akabinde disiplin soruşturmaları vb. ile cezalandırılmıştır. Süreçte akademik özgürlük ve yüksek öğretimin amaç ve gayesi bir kez daha yerle bir edilmiştir. Bu günlerde üniversite yaşamımıza sokulan “paydaş” kavramının dahi gereği yapılamamış ve süreç şeffaf işletilmemiştir.
- En deneyimli akademisyenler taşınma sürecinde devre dışı bırakılmış, eğitimde karşılaşılacak sorunlara ilişkin görüşleri ve çözüm önerileri dikkate alınmamıştır. Aksine bazı öğretim elemanları hedef gösterilerek tüm fakülte üzerinde sistemli biçimde baskı ve MOBBİNG uygulanmaya başlanmıştır.
- Aralarında dekanlık ve bölüm başkanlığı gibi idari görev yapmış olanlar da bulunmak üzere, altı öğretim elemanı hakkında soruşturmalar açılmıştır. İki öğretim elemanına hiçbir ceza verilmez iken diğer dört öğretim elemanına hukuksuz bir şekilde “kademe ilerlemesini durdurulması” cezası verilmiştir. Altı öğretim elemanından ikisi bu baskılara daha fazla dayanamayıp emekliliklerini istemişler ve okuldan ayrılmışlardır. Bu disiplin cezaları mahkemelerce bozulmuş ve rektörlüğün hukuksuzluğu verilen yürütmeyi durdurma kararlarında ortaya çıkmıştır:
“Davacının Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi binasının Tınaztepe Kampüsüne taşınması yönündeki karara katılmadığı, bu husustaki eleştirilerini ve çekincelerini sosyal medya hesabından paylaştığı, söz konusu paylaşımların içeriğinde ise eleştiri ve protesto sınırlarını aşan ifadeler bulunmadığı, davacının eyleminin Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içeriği ile çerçevesi çizilen başkalarının hak ve özgürlüklerine müdahalede bulunmayan ve içeriği itibariyle ifade özgürlüğü kapsamında olan eylemler olduğu, kamu hizmetinin yürütülmesine engel olan ve/veya amiri, iş arkadaşları, personeli, hizmetten yararlananlar veya öğrenciler hakkında gerçeğe aykırı açıklamalar veya haksız isnatlar içermediği, eyleminin kendi düşünce ve görüşlerini ifade etme kapsamında olduğu sonucuna varılmış olup, davacının eylemi nedeniyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” biçiminde tespit edilmiştir.
- Araştırma görevlileri yeniden atama(ma) ile tehdit edilmiş, ÖYP araştırma görevlileri de “YÖK’e haklarında olumsuz rapor yazılmakla” tehdit edilmiştir.
- Taşınmaya direnen öğrencilere, bir ay uzaklaştırma cezası verilmiştir. Öğrencilere verilen cezalar da benzer şekilde mahkeme tarafından bozulmuştur.
- Süreç boyunca görüş belirten, itiraz eden akademisyenlere görev vermeme, bezdirmek amacıyla alt görev verme rutin uygulamalar haline dönüşmüştür. İlk önce lisans ve lisansüstü jüri üyeliklerinden çıkartma biçiminde başlayan haksız uygulamalar, özellikle belirli öğretim elemanları hedef alınarak sistemli hale gelmiştir.
- Taşınma süreci içinde Fakülte akademisyenlerinin Rektörlük ile kurmaya çalıştıkları iletişimi engelleyen Dekan Vekili’nin Bölümlere ve Anasanat Dallarına vekâlet etmesi durumun vahametini daha da arttırmıştır.
- GSF Dekan Vekili ve GSE Müdürü, taşınma sırasında ve sonrasında olduğu gibi Pandemi sürecinde de sorunları Fakülte ve Enstitü kurullarına taşımamış, öğretim elemanlarının görüş ve çözüm önerilerini dikkate almamışlardır. Eğitime ilişkin ortada onca sorun varken ve birçok ders yapılamazken her iki yönetici de sanki ortalık güllük gülistanlıkmış, eğitim en iyi koşullarda sürdürülüyormuş gibi açıklamalar yaparak gerçekleri ve kendi sorumluluklarını gizlemeye devam etmiş ve etmektedirler.
COVID-19 PANDEMİSİ SONRASINDA KARŞILAŞILACAK SORUNLAR
Bilindiği üzere tüm dünyayı olduğu gibi Mart 2020’den itibaren ülkemizi de etkileyen Covid-19 pandemisi ile birlikte tüm ülkeler sert önlemler almak zorunda kalmış ve yaşamın normale döndürülmesi için ulaşımdan, alışverişe, eğlenceden eğitime hemen tüm alanlarda ‘sosyal mesafe’ başta olmak üzere yeni kuralların uygulamaya konulacağı duyurulmuş ve bu doğrultuda kararlar alınmıştır. Dolayısı ile önümüzdeki eğitim döneminde GSF çok daha büyük sorunlarla karşılaşacak ve zaten sorunlu olan eğitim, yapılamayacak düzeye gelecektir. Nedenleri şunlardır:
- Halihazırda yetersiz olan mekânlar normalleşme sonrasında uygulanacak sosyal mesafe kurulları nedeniyle eğitim verilmesine uygun değildir.
- Tınaztepe kampüsündeki binada kalabalık dersler için yalnızca 3 tane amfi bulunmakta olup bunlar yan yana koltuklardan oluşmaktadır. Koltuk sayısına göre birisi 200, diğer ikisi 100’er kişiliktir. Sosyal mesafenin en az 1 metre olacağı göz önünde bulundurulursa 200 kişilik amfide 50, diğerlerinde 25’er kişi ders yapabilecektir.
- Kuramsal derslerin yapıldığı sınıf olarak tahsis edilmiş diğer odalar, halihazırda mevcut ihtiyaca uygun değilken önümüzdeki süreçte yarısını bile karşılayamayacak duruma gelecektir. Örneğin aşağıdaki fotoğrafta yer alan normalde en fazla 10-15 öğrenci kapasitesine sahip yaklaşık 28 m2’lik odada, taşınma sonrasında 20-30 öğrenci ile ders yapılmak zorunda kalınmıştır. Pandemi sonrasında bu odada en iyi olasılıkla 7-8 öğrenci ile ders yapılabilir.
- Örneğin Müzik Bilimleri Bölümü’nde taşınma sonrasında 8 piyanodan yalnızca ikisi kullanıma konulabilmiş olup, bu piyanolar hiçbir penceresi olmayan merdiven altı, ardiye biçimindeki yerlere konularak eğitim verilmeye çalışılmıştır. Bu yerlerde hoca ve öğrencinin bir arada bulunarak ders yapmaları mümkün olamayacaktır.
- Binanın havalandırma sistemi bulunmamaktadır. Tüm bina yalnızca ısıtma ve soğutma amaçlı klima sistemine sahiptir. Bina içerisinde herhangi bir virüslü kişiden hastalığın tüm binaya yayılma riski taşımaktadır.
- GSF’nin lisans ve lisansüstü programlarına kayıtlı 3000’i aşkın öğrencisi bulunmaktadır. Öğrencilerin aynı anda okulda bulunmaları ve derslere katılmaları durumunda giriş çıkışlarda sağlık kontrollerinin (basitçe ateş ölçme) sağlanamayacağı öngörülmektedir. Dolayısı ile fakülte içinde, dersliklerde ve kafeterya gibi ortak alanlarda aynı anda o kadar çok öğrencinin bir arada bulunmasının pandemiyi tetikleyeceği ve birçok kişinin sağlığının tehlikeye atacağı açıktır.
- Taşınma sonrasında binanın fiziksel olanakları yetersiz kalacağı için GSF öğretim elemanları oldukça küçük sayılabilecek odalara 2 ile 6 kişi birlikte oturacak biçimde yerleştirilmişlerdir. Şayet öğretim elemanlarına unvan ve görev durumlarına göre mekân tahsis edilmiş olsaydı binada eğitim verilecek yer olmadığı ortaya çıkacaktı. Hal böyle iken öğretim elemanlarının sosyal mesafe kuralları uyarınca aynı odalarda mesaiye zorlanmaları, oldukça ciddi problemler yaşanmasına neden olacaktır.
- GSF Dekan Vekili ve GSE Müdürü, taşınma sırasında ve sonrasında olduğu gibi Pandemi sürecinde de mevcut sorunları Fakülte ve Enstitü kurullarına taşımamış, öğretim elemanlarının görüş ve çözüm önerilerini dikkate almamışlardır.
SONUÇ:
Sonuç olarak DEÜ rektörlüğünün GSF’nin 2020-2021 öğretim yılı için hem öğrenci hem de çalışanlar için yeni “çözümler” üretmesi ve bunun için “tepeden inme” kararlar yerine Fakülte öğretim elemanlarının görüşlerini dikkate alması gerektiği açıktır.
- Pandemi sürecinde uygulanan uzaktan eğitim programlarının GSF ve GSE özelinde (hatta en azından lisansüstü düzeyde diğer enstitülerde) belli başlı kuramsal derslerin ve özellikle lisansüstü eğitim için uygulanmaya devam etmesi planlanmalıdır.
- GSF’nin eski yerine taşınmasının en iyi olasılıkla 4-5 yıldan önce mümkün olmadığı ortadadır.
- Fakülte ve Enstitü Kurullarının acilen toplantıya çağrılarak gerekirse önümüzdeki yetenek sınavlarının iptal edilmesi ve 2020-2021 yılı için öğrenci alınmaması dâhil eğitimin nasıl verilebileceğine ilişkin kararlar alması gerekmektedir.
- Bu nedenle Rektörlüğün gerekirse üniversite dışı kurum ve kuruluşlardan destek alarak GSF eğitimine uygun yeni mekânlar bulması gerekmektedir. Bu noktada DEÜ rektörlüğünün GSF’nin eski yerine taşınana kadar sürdürülebilir ve sanat eğitimine uygun yeni mekânlar bulması için bir çalışma yapması ve gerekirse “biz her şeyi yaparız, güçlüyüz” mesajını, diğer kamu ve kamu dışı kurum ve kuruluşlardan yardım çağrısına dönüştürmesinin daha anlamlı bir çağrı olacaktır.
DEÜ Rektörlüğü’nü bu sorunun çözümü sürecinde; tarafların görüşünü alarak ve süreci siyasal hesaplaşmalara kurban etmekten vazgeçip, İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi kurumlarla işbirliği içinde yürütmeye davet ediyoruz. Rektörlük ’ten, atılması planlanan her adımın şeffaf ve demokratik süreçler işletilerek atılması için gerekli çabayı sarf etmesini talep ederek sürecin yakın takipçisi olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.
Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler Şubesi
Yürütme Kurulu