Prof. Dr. Cem Terzi’nin Konuşması
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde açığa alınan Prof. Dr. Cem Terzi’nin 29 Haziran’da DEÜ Hastanesi önünde yaptığımız basın açıklamasında paylaştığı metin:
Hakikat ve Barış yüzünden buradayız bugün. Hakikatı söylemek ve Barış talep etmek yüzünden bugün çalıştığımız üniversiteden uzaklaştırıldık. Bugünlerde bu ülkede yaşananlar, kendinden olmayana kendinden farklı düşünene, konuşana, yazana çizene, ne kadar zalimce davrandığımızı bir kez daha gözler önüne seriyor.Neden bu kadar zalimiz olduğumuzu konuşmamız gerek. Neden yaşantılarımız, değerlerimiz, duygularımız, kutsal saydıklarımız, edimlerimiz giderek birbirinden uzaklaştı? Nasıl ve neden zalimleştik? Hakikate değer vermemekle ve hakikatin peşinden koşmamakla zalimleşmek arasında çok derin bir ilişki var. Hakikatin hükmüne zalimlerin dünyasında yer yoktur. Bilim insanlarının da, vatandaşların da aslında hakikat ile ilişkisi aynıdır: Ya sorumluluk duyar gereğini yapar ya da inkar edersiniz… İnkar ettikçe kötülükten yana olursunuz. Nihayet kötü, ve zalim olursunuz. Hakikatten canımız öyle istiyor diye kurtulamayız. Yok saymakla, unutmakla kaybolacak bir hayalet değildir hakikat. Ve çok iyi biliyoruz insanlar arasında öyle temel bir dayanışma bağı vardır ki, her birimizi dünyadaki bütün haksızlık ve adaletsizliklerden, ama özellikle bizim tanıklığımızda veya bilgimiz dahilinde işlenen adaletsizliklerden sorumlu kılar. Şayet bunları önlemek için elimizden geleni yapmazsak, biz de zalim oluruz. Adaletsizlik varken, zulüm varken eylemsiz, bir şekilde seyirci kalanlar, olana bitene ortak olur. Barış bu topraklara kolay kolay gelmiyor. Neden? Hakikatler ile barışamadığımız için. Hakikat ile yüzleşemediğimiz için birbirimizle de yüzleşemiyoruz. Öğretilen ezberleri, yalanları birbirimize anlatmayı konuşmak sanıyoruz. Kendi ezberlerimiz tekrarlıyoruz. Ötekinin ne düşündüğü umurumuzda değil. Ötekini dinlemeye, anlamaya dair hakiki bir arzumuz, irademiz yok. Düşünmüyoruz. Sorumluluk almaktan o kadar çok korkuyoruz ki düşünmüyoruz. İnsanların aşağılanmalarına, acı çekmelerine, inkar edilmelerine, sessiz kalabiliyoruz, Hep sorumluluktan kaçmanın bir yolunu buluyoruz, bir şekilde kendimizi masum hatta mağdur ilan edebiliyoruz ve her hakikat talebini öteki kabul ediyoruz, hatta suçluyoruz. Bu bizi yüzyıllardır bir kolektif yalan üretiminin parçası haline getiriyor. Bugün yaşadığımız her kötülüğün kökü toplumsal tarihimizdeki hakikatlerle yüzleşmeye cesaret edemediğimizden ve böyle bir geleneğimizin olmamasından kaynaklanıyor… Hakikate değer vermemek, onunla yüzleşmemek zalimleştirir. Zalimlerin ise bir arada yaşama iradesi olamaz. Zalimler bir toplum oluşturamaz… Unutmayın lütfen eğer bir toplum olmak istiyorsak sadece hakikat kurtarır bizi! Barış hakikat ile gelir. İnsan olarak bizi değerli kılan tek şey eşitlik için özgürlük için adalet için ve barış için ödemeye gönüllü olduğumuz bedellerdir Barış talebi her tür bedeli ödemeye değer, biz bedel ödeyelim yeter ki analar ağlamasın.
Yaşasın analar.Yaşasın bütün analar.
Yaşasın hakikat! Yaşaşın hayat!